Akşamüstü Beşiktaş iskelesindeyim. Herkeste bir akşam telaşı
bir koşuşturma. Bir gün daha sona eriyor bu şehirde. Yüzümü denize dönüp
boğazı izlemek her seferinde bana bir huzur veriyor. Yalnız kalıp düşünceli
olduğum zamanlar oturup boğazı izlediğim ve sevdiğim bir yer Beşiktaş İskelesi.
Ama tadım kaçıyor son bir senedir buraya geldiğimde. Neden
mi? Arkamı döndüğümde Deniz Müzesi’nin önündeki boşlukta bir otel inşaatı
sürüyor. İstanbul’a ilk geldiğimde bu kapalı alanın ne olduğunu hep merak
etmiştim. Kazı mı var acaba? Çok masum bir deyiş değil mi? Nereden bilebilirdim
ki, tarih bilincine sahip olmayan idarecilerin bu şehrin kalbine bir kazma daha
vuracağını.
Evet bahsettiğim alanda bir otel inşaatı olduğunu bir yıl
önce öğrendim. Okuduğum bir haberle rahatsızlığım daha da arttı. Radikal Gazetesinde
yayınlanan habere göre inşaatı devam eden 14 katlı otel inşaatı Dolmabahçe
Sarayı’nın duvarlarının çatlamasına sebep olmuş.
Turizm Bakanı’nın uyarılarına rağmen! yine de yapılmış. Bu
arada 14 katlı bir inşaat ama biraz insaflılar! galiba yapanlar. Sarayın siluetini
bozmasın diye katların bir kısmı yer altında yapılmış. Yapılan teftişlerden
geçen inşaat yakında tamamlanır. Hepimize hayırlı olsun.
Söyleyeceğim birkaç şey var. Ben bir mühendislik öğrencisiyim.
Ülkemin daha güzel geleceklere ulaşması için çalışan, hayaller kuran bir
mühendislik öğrencisi. Aynı zamanda en büyük eğlencesi bu güzel şehir İstanbul’u
gezmek olan onun tarihini araştıran bir İstanbul Sevdalısı.
Ülkemizin gelişmesi ekonomik gelişmeyle doğru orantılı hadi
bunu biliyoruz. Ama bunu sağlayacağım diye tarihi yapılara karşı yapılan bu
saldırı niye? Kime peşkeş çekiyorsun ki bu yerleri? Neler yaptık bu güne kadar
bu uğurda neler…
Boğaziçi Köprüsü için “sadece” Karaköy ve Beşiktaş arasında
zarar gören yapılar kaç tane acaba? Yol boyunca gördüğünüz yapıların hepsinin
bir yerleri bu yüzden zarar gördü. En büyük zararları her zaman yaptığı
yapılarla övündüğümüz Mimar Sinan’ın yaptığı camiler olan Kılıç Ali Paşa ve
Beşiktaş’ta bulunan Sinan Paşa Camileri gördü. İki caminin de medreseleri
yıkılmıştır yol yapmak için. Biraz da Dolmabahçe Sarayı’nın bahçe duvarlarını da
içeri doğru aldık mı işte size bir medeniyet yolu!
Bu ülkenin gençleri olarak hedeflerimiz var. Hedefimizi bize
söyleyemeyecekler olacaktır ben söyleyeyim: “Daha mutlu ve gelişmiş bir Türkiye”.
Gelişmek ve ilerlemek sağlam temeller üzerinde olur. Geçmişimizi yıkıp dökerek
değil. Tarih bilincine sahip olmasak ne yapabiliriz ki? Tarihi dokumuza zarar
vererek bu bilinçten uzaklaşan gözünü para bürüyen insanlardan ne
bekleyebiliriz?
Kısacası tarihimiz göz önüne alınmadan, para kazanmak uğruna
tarihi dokumuza zarar verenlere karşı sessiz kalmayalım. Son olarak Atatürk’ün
bir sözü ile bitirelim: “ Tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir, yazan
yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.”
Minyatür:
Fotoğraf:
Kaynak:
Merhabalar değerli Sayın Ayhan;
YanıtlaSilBeşiktaş iskelesinde sözünü ettiğin otel inşaatının yeri yanılmıyorsam, eski Tekel fabrikasına ait bir alandı.
Onun yerine yapılan otelin ise Tarihi saraya zarar verdiğini senin yazından üzülerek öğrenmiş oluyorum. Tarihi dokuyu bozanları, bizi bu eserlerden mahrum edenleri, çevrenin doğal ve tarihi yapısını hunharca katledenleri, evvela o tarihi bize emanet edenlerin nezdinde; sonra da kendi şahsım adına şiddetle kınıyor, bu sermaye ve çıkar odaklarını Tarihe havale ediyorum.
Onlar kokuşmuş sistemin, yancı yargılarında asla hak ettikleri cezayı bulamayacaklar; ama sizin gibi bilinci, gençlerimizin vicdanlarında ve zihinlerinde hak ettikleri cezayı en ağır bedellerle ödeyeceklerdir.
Bizler, özellikle de günümüz neslinin yeni gençleri, tarihine sahip çıkmama konusunda ısrarcı ve tarihi nosyondan yoksun, tarihi hafızamız ise bu nosyon eksikliği nedeniyle oldukça kıttır. Neden böyle sindirilmiş, ait olduğu değerlerden koparılmış, neme lazımcı olmuşuz doğrusu anlamak ve anlamlandırmak çok güç. Neticesinde gözler önünde gerçekleşen bu yıkımları ve yok edişleri göremiyoruz.
Dileğim şudur ki; Tarihi değerlerimize sahip çıkacak, kendi gerçeklerinin bilincinde olacak ve en önemlisi adil bir sosyal düzeni inşa edecek, aydın, üreten bir toplum konumuna ulaşarak; bize emanet edilen tarihi, ve kültürü yıkmadan, bozmadan gelecek nesillere layığı ile eksiksiz aktaracak, üzerine düşen bu görevin bilinç ve şuuruna her zaman sahip olacak bireyler olmamızdır.
Selamlarımla
-HALİL METİN