1 Temmuz 2012 Pazar

Altın Boynuzun Gerdanlıkları


İstanbul geçmişte olduğu şimdide dünyanın en gözde şehirlerinden. Dünya üzerinde en fazla turistik ziyaretin olduğu ilk 5 şehirden bir tanesi. Aynı zamanda ülkemizin ekonomisinin lokomotifi olan bir ilimiz. Durum böyle olunca nüfus yoğunluğundan dolayı trafik çilesi bitmiyor bu güzel şehirde. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde ve Haliç'te başlayan bakım çalışmalarıylada bu trafik çilesi içinden çıkılmaz bir hal aldı.


Durum böyle olunca isyan etmemek elde değil ama gelin bu durumu biraz güzel bir hale getirelim. Şöyle ki Haliç üzerinde parçalar halinde yüzen eski Galata Köprüsü bu trafik yoğunluğunu hafifletmek için yeniden hayat buluyor. Legolar yeniden birleştiriliyor ve 10 temmuzda eski köprü yeniden araç trafiğine açılıyor. Tek bir farkla Feshane-Sütlüce arasında olan eski köprü taşındı ve artık Balat-Hasköy arasında hizmet verecek.


İstanbul'un Fethinden sonra, Haliç'in bu iki yakası arasındaki  artan ulaşım ihtiyacını gidermek için sürekli köprü yapılması konuşulmuştur. İlk köprü ne zaman yapılmış gelin buna bakalım o zaman.


Haliç'e yapılan ilk köprü mobil olarakta olsa ilk olarak İstanbul Fethi sırasında yapıldı. Yan yana duran gemilerin birleştirilmesi ile yapılan köprü üzerinden orduların geçmesi sağlandı. Bu köprü Ayvansaray-Kasımpaşa arasında kurulmuştu. Fethin ardından kaldırılan bu köprü sonrasında, yapılan ilk köprünün yapılış tarihi 1846'dır.


Bu iki yaka arasında bu kadar uzun bir zaman neden bir köprü yapılmadı? Bu sorunun cevabı teknik açıdan yetersizlik değil, o zamanki Osmanlı göz önüne alınınca maddi yetersizlik hiç değil. Köprünün yapılmasındaki tek engel şehrin limanının kapanacak olmasıdır. Bu sebeple ulaşım ihtiyacı kayıklarla sağlandı uzun bir dönem. Hatta Leonarda Da Vinci'de bir Haliç köprüsü tasarımı hazırlamıştır. Hazırlanan bu köprü tasarımının boyu 240 metre genişliği ise 24 metre idi. O zaman yapılmış olsa Dünya'nın en uzun köprüsü olacaktı. II. Beyazıd tarafından onaylanmadı. Bundan sonra Mikelanj'da davet edilmiş bir çalışma yapması için ama kabul etmemiştir. Haliç'in girişinin bir köprü ile kapatılması istenmeyince bir türlü iki yakası bir araya gelemedi böylelikle.


İstanbul'un iki yakasını bir araya getirebilecek köprü ancak 19. yüzyılda, gemilerin Haliç'e girmesine izin veren bir sistem bulununca yapılabildi. İlk yapılan köprüde Galata değil, Unkapanı köprüsü oldu. 1836 tarihinde II. Mahmut tarafından yaptırılmıştır. Ahşap olarak yapılan bu köprünün adı Hayratiye'dir. Neden Unkapanı sorusunun cevabı yine liman girişinin kapatılamaması içindir. Çünkü ticari limanın Haliç'te bittiği yerdir Unkapanı.  


Karaköy-Eminönü arasındaki ilk köprü yine ahşap olarak 1845 yılında yapıldı. Bu köprüye, Valide Köprüsü, Yeni Köprü, Güvercinli Köprü ve Yeni Cami Köprüsü gibi bir çok isim verildi. Bu köprüden geçiş belli bir dönem boyunca ücretli olmuştur. Buraya yapılan ikinci köprü III. Napolyon'un İstanbul'u ziyaretinden önce yapılmıştır. Daha sonra bu köprüde kaldırılmış yerine İngilizler tarafından bir köprü yapılmış ve bu köprüde 1912 yılında kaldırılmıştır. 1912 yılında Alman bir firma tarafından Galata Köprüsü inşa edilmiştir. Bu köprü ise 16 Mayıs 1992 yılındaki yangına kadar kullanılmıştır. İstanbul halkı en çok bu köprü ile yakınlık kurmuştur. İnsanlar köprü üzerindeki kahvehanelerde dinlenmiş ve köprü üzerinde balık tutmuştur. Böylesine bir kültürel bütünlük yeni yapılan hiç bir köprü ile kurulamamıştır.


Yangından sonra aynı yere bu günde kullanılan köprü yapılmaya başlanmış ve 1994 yılının aralık ayında tamamlanmıştır. 490 metre uzunluğundaki köprünün 80 metresi açılabilmektedir. Ancak üzerinden tramvay geçirildikten sonra yaşanan sorunlar nedeniyle köprü artık açılmamaktadır. Köprü üzerinde lokantalar ve tesisler 2003 yılında tekrar açılmıştır. Üzerinden tramvay geçen nadir köprüler arasında yer alması da köprünün diğer bir özelliğidir. 


Bu köprü Haliç'te yapılan son köprü değildir. Eski köprünün bugünlerde birleştirildiği gibi Unkapanı Köprüsü'nün yaklaşık 200 metre güneyinde de Haliç Metro Köprüsü'nün inşaatı devam etmektedir. 


Haliç üzerine bir çok köprü yapıldı ve yapılacak. Eski İstanbul ile yeni İstanbul'u birleştiren bu köprü farklı iki kültürü birleştiren bir unsur olmuştur. Fatih-Harbiye romanında olduğu gibi bu köprüden geçen insanlar farklı yaşam tarzı ile tanışmıştır. Çünkü Osmanlı için Galata tarafı Avrupa'dır ve bu tür gelişmeler her zaman o tarafta olmuştur. Topkapı'dan Dolmabahçeye taşınan saray ile bile Osmanlı devlet yaşamındaki değişim kendini göstermiştir. 


"Galata'ya Geçmek" halk için önemli olmuştur ve burada yapılan köprüler bu yüzden her zaman "Galata" ismi ile anılmıştır.


Kaynakça:
- Murat BELGE-İstanbul Gezi Rehberi-Tarih Vakfı Yurt Yayınları
- Milliyet Gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder