Bu ülkede sürekli yeni şeyler duymaya ve görmeye hepimiz
alıştık. Artık bazı şeylerin olmasını da hiç garipsemiyoruz. Bazı olaylarda
sürekli karşımıza çıkıyor. Dönüyoruz
dolaşıyoruz hep aynı yemeği yiyoruz.
Bahsettiğim bu olaylardan bir tanesi Türkiye’nin “Ermeni
Sorunu”. Her sene ABD Başkanı’nın ne söyleyeceğini bekler dururuz Ermenilerin
anma gününde. Yoğun bir diplomasi trafiği başlar ve biter. Ne olup bittiğini
bir çoğumuz anlayamayız.
Şimdide Fransa Meclisi “Soykırım Yasa Tasarısı”nı
oylayacak. Hepimize hayırlı olsun. Yoğun bir diplomasi trafiği yine yaşadık
ve sonuçlarını bekliyoruz. Paris Büyükelçimiz oylama sonucuna göre ülkeyi terk
edecekmiş. Dışişleri Bakanımız son uyarılarını yapmış. Cumhurbaşkanımız da son
sözünü söylemiş Fransa’ya karşı. Sarkozy aranmış ama telefonlara cevap
alınamamış. Meclis’te bulunan 3 parti bu konuda ortak bir bildiri yayınlamış.
İçinde “Barış” olan parti bunu imzalamamış.
Elimizden geleni(!) yapmışız
anlaşılan bekleyip görelim. Bu arada
kısasa kısas siyaseti devrede MHP “Cezayir Soykırım Yasa Tasarısı”nın
konuşulmasını istemiş. Bu konuya Zaytung bakışı “Abadullah Gül telefonlarına
geri dönüş yapmayan Sarkozy’ye –Meşgulsün sanırım ben yatıyorum iyi eğlenceler
sana- mesajını göndermiş." Arap baharı ve
Libya olaylarından beri aramızın bozulduğu Fransa’nın bu eğlencesinin(!)
sonucunu bekleyelim görelim.
Bu olaylara karşı Ermeni Patriği’nin açıklaması değerli
buluyorum. “1600 yıllık koskoca bir tarihi ve hepimizi bekleyen aydınlık bir
geleceği o acı olayların gölgesine terk edemeyiz.” diyor. Bu açıklamaların
samimiyetine inanmakla beraber, herkesin bu olayın gelişimine tarafsız gözle bakması
gerekiyor. "Siyasetin ve terörün" gölgesinin düştüğü bu olay tüm çıplaklığıyla
anlatılmalı ve bu yasa teklifleri bu kadar dikkate alınmamalı. Sormamız gereken soru şu, biz "Düşünce Özgürlüğü"ne ne kadar saygılıyız. Biz kendimize
inanıp, güvendikten sonra bu soykırım yasa tekliflerinin ne anlamı var ki.
Bu arada TBMM’de yaşanan son olaylar bizleri şaşkına çeviriyor.
Bardak kırma olayını çok konuştuk. Şimdide “Dikkat et gaz kaçırıyorsun.” ve “Samanlıkta
şey yapar gibi” söylemleri gündemde. Birde bunları tartışmışlar ne anlama
geliyor(?) diye. Bazen milleti temsil eden vekillerde ne yaptıklarını
bilmiyorlar veya düşünce özgürlüğündeki sınırları aştık sıra hayal gücümüzde.(!) Kürsüde söylenen sözlerin anlamını tartıştığımıza göre bu boyutta olmalıyız. Kürsüde söylenenler anlaşılmıyor, herkes kendine göre hayal ediyor.
Bu aralar beni heyecanlandıran bir konu daha var “Yerli
Otomobil”. SAAB’ın satın alınması gündeme geldi. Yakın zamanda yerli otomobil
çalışmaları ile açıklamanın yapılacağını söyledi Sanayi Bakanı, bekleyip
görelim. Hayaldi gerçek olmuştu bir kez ama sonu gelmemişti bu hikayenin. Bu sefer ne olur bilinmez. Fransa ile işler daha da kötüye giderse Renault'un bu piyasadaki dengeleri nasıl değiştireceğine dair bir şey söyleyemeyiz.
Kısacası bir yandan aynı şeyleri tartışıyoruz diğer yandan yeni
gelişmeler olacakmış gibi. Yarın yasa tasarısından sonra ne olacak? Bu tarihi
olaya daha ne kadar Fransız kalacağız? Bekleyip görelim bir gün batarken,
diğerinin ne getireceğini söylemez sonuçta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder