21 Aralık 2011 Çarşamba

Dünün Getirdiği Sorular


Bu ülkede sürekli yeni şeyler duymaya ve görmeye hepimiz alıştık. Artık bazı şeylerin olmasını da hiç garipsemiyoruz. Bazı olaylarda sürekli  karşımıza çıkıyor. Dönüyoruz dolaşıyoruz hep aynı yemeği yiyoruz.

Bahsettiğim bu olaylardan bir tanesi Türkiye’nin “Ermeni Sorunu”. Her sene ABD Başkanı’nın ne söyleyeceğini bekler dururuz Ermenilerin anma gününde. Yoğun bir diplomasi trafiği başlar ve biter. Ne olup bittiğini bir çoğumuz anlayamayız.

Şimdide Fransa Meclisi “Soykırım Yasa Tasarısı”nı oylayacak. Hepimize hayırlı olsun. Yoğun bir diplomasi trafiği yine yaşadık ve sonuçlarını bekliyoruz. Paris Büyükelçimiz oylama sonucuna göre ülkeyi terk edecekmiş. Dışişleri Bakanımız son uyarılarını yapmış. Cumhurbaşkanımız da son sözünü söylemiş Fransa’ya karşı. Sarkozy aranmış ama telefonlara cevap alınamamış. Meclis’te bulunan 3 parti bu konuda ortak bir bildiri yayınlamış. İçinde “Barış” olan parti bunu imzalamamış.

Elimizden geleni(!)  yapmışız anlaşılan  bekleyip görelim. Bu arada kısasa kısas siyaseti devrede MHP “Cezayir Soykırım Yasa Tasarısı”nın konuşulmasını istemiş. Bu konuya Zaytung bakışı “Abadullah Gül telefonlarına geri dönüş yapmayan Sarkozy’ye –Meşgulsün sanırım ben yatıyorum iyi eğlenceler sana- mesajını göndermiş."  Arap baharı ve Libya olaylarından beri aramızın bozulduğu Fransa’nın bu eğlencesinin(!) sonucunu bekleyelim görelim.


Bu olaylara karşı Ermeni Patriği’nin açıklaması değerli buluyorum. “1600 yıllık koskoca bir tarihi ve hepimizi bekleyen aydınlık bir geleceği o acı olayların gölgesine terk edemeyiz.” diyor. Bu açıklamaların samimiyetine inanmakla beraber, herkesin bu olayın gelişimine tarafsız gözle bakması gerekiyor. "Siyasetin ve terörün" gölgesinin düştüğü bu olay tüm çıplaklığıyla anlatılmalı ve bu yasa teklifleri bu kadar dikkate alınmamalı. Sormamız gereken soru şu, biz "Düşünce Özgürlüğü"ne ne kadar saygılıyız. Biz kendimize inanıp, güvendikten sonra bu soykırım yasa tekliflerinin ne anlamı var ki.


Bu arada TBMM’de  yaşanan son olaylar bizleri şaşkına çeviriyor. Bardak kırma olayını çok konuştuk. Şimdide “Dikkat et gaz kaçırıyorsun.” ve “Samanlıkta şey yapar gibi” söylemleri gündemde. Birde bunları tartışmışlar ne anlama geliyor(?) diye. Bazen milleti temsil eden vekillerde ne yaptıklarını bilmiyorlar veya düşünce özgürlüğündeki sınırları aştık sıra hayal gücümüzde.(!) Kürsüde söylenen sözlerin anlamını tartıştığımıza göre bu boyutta olmalıyız. Kürsüde söylenenler anlaşılmıyor, herkes kendine göre hayal ediyor.

Bu aralar beni heyecanlandıran bir konu daha var “Yerli Otomobil”. SAAB’ın satın alınması gündeme geldi. Yakın zamanda yerli otomobil çalışmaları ile açıklamanın yapılacağını söyledi Sanayi Bakanı, bekleyip görelim. Hayaldi gerçek olmuştu bir kez ama sonu gelmemişti bu hikayenin. Bu sefer ne olur bilinmez. Fransa ile işler daha da kötüye giderse Renault'un bu piyasadaki dengeleri nasıl değiştireceğine dair bir şey söyleyemeyiz.

Kısacası bir yandan aynı şeyleri tartışıyoruz diğer yandan yeni gelişmeler olacakmış gibi. Yarın yasa tasarısından sonra ne olacak? Bu tarihi olaya daha ne kadar Fransız kalacağız? Bekleyip görelim bir gün batarken, diğerinin ne getireceğini söylemez sonuçta.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder